ŞAFİİ el-UMM

SALAT

 

VALİ'NİN İZNİ OLMADAN NAMAZ KILDIRMAK

 

Bize Rebi', İmam Şafii'nin şöyle dediğini haber verdi: Bize Malik şöyle haber verdi: Ebu Hazim, Sehl b. Sa'd'ın şöyle dediğini nakletti: Resulullah (s.a.v), Amr b. Avf'ın kabilesinin fertlerinin arasını düzeltmek kastıyla yanlarına gelmişti. Ve kendisi oradayken namaz vakti geldiğinde müezzin, Ebu Bekir'in yanına gelerek şöyle dedi: "İnsanlara imam olacaksanız kamet getireyim mi?" O da "Evet" dedi. Ebu Bekir imam oldu. Ve insanlar namazdayken Resulullah (s.a.v) gelerek safta yer buluncaya kadar insanların arasından geçti. Resulullah (s.a.v)'i gören insanlar Ebu Bekir'i uyarmak kastıyla ellerini birbirine vurmaya başladılar. Ebu Bekir namazda sağa sola bakan birisi olmadığı için bunlara itibar etmeyince insanlar ellerini birbirine vurmanın şiddetini arttırdılar. Bunun üzerine Ebu Bekir baktı ve Resulullah (s.a.v)'i gördü. Resulullah (s.a.v), yerinde kalması için Ebu Bekir'e işaret etti. Resulullah (s.a.v)'in bu emrinden dolayı Ebu Bekir ellerini kaldırarak Allah (c.c)'a hamdetti. Bundan sonra Ebu Bekir arkaya çekildi ve Resulullah (s.a.v) ilerleyerek insanlara imam olarak namazlarını kıldırdI.

 

Namazı bitirdikten sonra şöyle buyurdu: "Ey Ebu Bekir! Sanayerinde kalman için emretmeme rağmen bundan seni alıkoyan şey nedir?"

 

Ebu Bekir şöyle dedi: "Resulullah (s.a.v) varken İbn Ebu Kuhafe onun önünde namaz kılacak değildir." Sonra Resulullah (s.a.v) insanlara şöyle dedi: "Ne oldu ki size, çok alkış yaptığınızı / ellerinizi birbirine vurarak ses çıkardığınızı gördüm. Kim namazındayken uyarması gereken bir şey görürse, tesbih etsin / subhanallah desin. Tesbih edince, dikkati çekmiş olUl~ Alkış tutmak (ellerini birbirine vurarak ses çıkarmak) kadınlara mahsustur. " Tahric: Taberi, Seferde kasır, 1/163-164, no: 61; Buhari, Ezan, 1/226, no: 684; Müslim, Namaz, 1/316-317, no: 102/421.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bir şehirde vali yoksa ve vakti girmiş bir namazı kıldırmak için -bu namazın Cuma namazı, vakit namazının farzı veya nafile namaz olması arasında fark yoktur- bir kişi başka birini imam olması için öne sürebilir yahut bir kişi cemaatin önüne -valinin izni olmadan- geçip namazı kıldırabilir. Aynı şekilde eğer valinin bir işi varsa, hastaysa, uykudaysa yahut namaza geç geldiyse başkası imam olur. Çünkü Resulullah (s.a.v), Amr b. Avf'ın kabilesinin feıilerinin arasını ıslah etmek kastıyla yanlarına gittiğinde müezzin, Ebu Bekir'in yanına gelmiş ve Ebu Bekir, namazı kıldırınak için öne geçmiştir.

 

Resulullah (s.a.v), Tebük gazvesinde def-i hac et için gittiğinde, insanların önüne Abdurrahman b. Avf geçerek sabah namazının birinci rekatını kıldırmış, Resulullah (s.a.v) tekrar namaza yetişince ikinci rekatı onunla beraber / onun arkasında kılmıştır. Resulullah (s.a.v) yetişemediği rehltı da tamamlamıştır. Bu durumdan insanların tedirgin olduğunu gören Resulullah (s.a.v) onlara şöyle dedi: "Doğru olanı yaptınız. "

 

Namazı vaktinde kıldıkları için onlara gıpta ediyordu. Dedi ki: Yani namazı ilk vaktinde kıldıkları için onları övdü. Tahric: Müslim, Namaz 1/317-318 no: 105/274.

 

İmam Şafii (Allah rahmet etsin) şöyle dedi: Bu anlatılanların tamamında, eğer imam yakınsa emrinin / izninin alınması müstehabdır. İmam, namaza geç kalacaksa müstehab olan, insanlara namazı kıldıracak birini vekil tayin etmesidir. Bunda zamanın fitne zamanı olup olmaması arasında fark yoktur. Ancak Sultan'dan / Halife'den bu hususta bir korkuları söz konusuysa veya vaktin geçmesinden endişeleri yoksa müstehab olan, Sultan'ın emrini beklemeleridir. Ama vaktin geçmesinden endişe ederlerse, bu durumda cemaatle yahut münferiden namazlarını kılmalarından başka çareleri yoktur. Söz konusu namazın; Cuma namazı, Bayram namazı yahut başka bir namaz olması da farketmez. Hz. Ali, insanlara Bayram namazı kıldırmıştı, halbuki o esnada Hz. Osman, -Allah onlara rahmet etsinmahsur durumundaydı.

 

Sonraki için tıkla:

 

iNSANLAR TOPLANDIKLARINDA, ARALARINDA VALİ'NİN DE OLMASI